Eğlencenin Sitesi
  Kağıttan Çiçekler: Origami ve Kağıt Telkâri
 
 
 
 

Kağıttan Çiçekler: Origami ve Kağıt Telkâri

 
 
 

Efendim, origami bonsai'yi keşfedeli bir seneden uzun zaman oldu. İlk Origami Bonsai kitabından sonra Advanced Origami Bonsai cd'sini alalı da aylar oldu. Gezete kağıdından sapasağlam "ağaç" dalları yapmayı öğrendim. Gelin görün ki hâlâ şöyle hakkını vererek, yüzde yüz kağıttan bir origami bonsai yapamadım! Bakınız müthiş güzel bir origami bonsai'nin yaklaşık şöyle bir şey olması gerekiyor:

Origami bonsai sculpture Outcropping by Benjamin Coleman

Tekniği artık bilmeme, nasıl yapıldığını anlamama rağmen hâlâ Coleman'ın eserlerine bakarken tek hissettiğim şey inanamamazlık. Eh, böyle bir şeyi kendim yapabileceğime pek itimadım yok, belki de bundan denemiyorum bile!

Biraz acıklı ama benimkiler şimdilik şu durumdalar:


 
Dallarla uğraşmasam da epeyce yaprak katlıyorum ve çiçeklerle birlikte türlü işlerde kullanıyorum onları. Minik origami çiçekli ve yapraklı kutularımı zaten biliyorsunuzdur. Bu aralar iki kutucuk daha süsledim.

 
Gray origami gift box with blue origami flower ornament


Light Brown Jewelry Gift Box with Origami Lily and Leaves

Kutucukları Etsy'ye koydum, sonra da quilling'e döndüm. Pinterest'te pek hoş quilling çiçekler buldum, ilham aldım. Henüz tamamlamamış olsam da, quilling'den çok kağıt telkâri demek istediğim taç yapraklar çıktı ortaya.

 


Yakın zamanda yeni çiçekler, yeni kutular, hatta bir-iki "blog" yazısı ile karşısınızda olmak umuduyla efendim.

 
 

Sunday, July 7, 2013

Çiziktirmeler, Çizmeler Üzerine

 
 
 

Yine uzun zaman olmuştu çiziktirmeyeli. Sokakları, binaları, şehir görünümlerini seviyorum; renkler, detaylar, her biri bambaşka bir hava yaratıyor. Bitmemiş, temiz olmayan çizgileri seviyorum, belki o yüzden sabrım pek az oturup ciddi ciddi bir resim üzerinde uğraşmaya. İki seneden uzun zaman önce bir 19. yüzyıl gravüründen yaptığım Macaristan'ın Eger şehri resmi herhalde üzerinde ciddi şekilde uğraştığım son şeydi.

Sonra elime kalemi aldığımda Etsy dükkanıma koyacağım kutuların üzerine farklı quilling süslemeleri bulmak için spiraller, çiçekler çizer oldum. Yine de ortaya çıkan pek az şey olduğu gibi quilling'e dönüşüyor. Kağıdın da sanki kalem gibi, benden bağımsız bir iradesi var. Ben nasıl eğip bükmeye niyetlensem de o kendi istediği yere gidiyor. Aksi gibi, doktora başvurularıyla uğraştığım bahar aylarının ardından nihayet Etsy'yle ilgilenecek vakti bulduğum halde şimdi de içimden hiç kutularla uğraşmak gelmiyor!

Biraz bu yüzden, biraz da belki Akdeniz havasını özlediğimden midir bilmem, binacıklar, meydancıklar çiziktirdim. Biraz karman çorman oldular, ama yine de ben sevdim binacıklarımı.


 

Artık galiba sıkıldım portre çizmeye çalışmaktan, özellikle de referans kullanmadan. Onlar nasıl oluyorsa tam bir felaket oluyorlar! Ama galiba (sanki, bilmiyorum, belki bir ihtimal) bir referans kullanarak çizdiklerim daha "eli yüzü düzgün" oluyorlar.

 

 
Benziyor mu hiç bir fikrim yok, ama bunu hiç seyretmediğim Mad Men dizisi karakterlerinin bir haber sitesinde karşıma çıkan fotoğrafına bakarak yapmıştım. Karakterin adını bile bilmiyorum ama zannetmem ki ismi kimseye lazım olsun!

 
Şimdilik bu kadar! Yeni kutular, yeni çiziktirmeler yaptıkça, paylaşmam gerek! diye hissettiğim şeylerle karşılaştıkça blog'u tazelemeye devam edeceğim inşallah. Eh, bu vesileyle herkese hayırlı Ramazanlar dilerim efendim.
 

Sunday, April 7, 2013

Origami Lotus Flower Tutorial / Origami Nilüfer Yapımı

 
See captions in English beneath the tutorial pictures!

 
Şubat ayının sonunda Etsy'den origami kağıdı siparişi vermiştim. Gelmesi bir aydan uzun sürdü. Geldiğinde, Çin'den beklediğim başka bir paket olmadığına göre henüz açmadan ne olduğunu biliyordum, ama elimdeki paket, 60 yaprak kağıt olamayacak şekilde, neredeyse kumaş gibi bükülüyordu.

 
Japonların washi adını verdiği bu kağıt son derece ince ve dayanıklı. Pürüzlü, ele gerçekten kumaş gibi gelen bir dokusu var. Ve kesinlikle, origamiyle uğraşmaya başladığımdan beri kullandığım en harika kağıt. O yüzden de bu kağıtlarla durmadan daha önce yapmadığım çiçekler deniyorum.

 
Ol sebep,  origami lotus, yani nilüfer çiçeğinin yapımını paylaşmak istedim. Birçok origami figür gibi nilüferin de farklı formları var. Benim anlatacağım bu çiçek tek bir kağıttan yapılıyor ve yapılışı gerçekten basit.

 
Püf noktası: Bulabildiğiniz en dayanıklı ve tercihen ince kağıdı kullanmalısınız. Kağıt peçeteyle bu çiçeği yapıp misafir sofralarında da kullanabilirsiniz.

 
Important: If you don't have origami paper, use the thinnest and most sturdy paper you can find. You can also make this flower with paper napkins.


1. İstediğiniz ebatta kare kağıtla başlıyoruz (kırışık olduğuna bakmayın!) - Start with a square piece of paper, any size will do.
2. Orta noktayı bulun ve kağıdın dört köşesini ortaya katlayın. - Find the center point of the paper and fold each corner to the center.
3. Aynı şeyi tekrar edin: köşeleri tekrar ortaya doğru katlayın. - Repeat: fold the corners to the center again.
4. Ve bir kez daha. Kağıdı üç kez aynı şekilde katlamış olduk. - And do it once more. Now you've folded the paper in the same way three times.
5. Kağıdın arka yüzünü çevirin. - Flip the paper.
6. Son bir kez daha köşeleri ortaya katlayın. Kağıt artık epey kalınlaşmış olmalı. - Fold the corners to the center for one last time. You'll notice the paper is getting very thick at this point.


7-8-9. Kağıdı elinize alıp köşelerden küçük parçalar kıvırın. Dört köşeyi de kıvırdıktan sonra arkadaki kulakçıklara bakın. - Fold just a little part on each corner. Note the flaps at the back of the paper.


10-11-12. Kağıdı elinize alın ve başparmağınızla kağıdın köşesini aşağı doğru bastırırken arka taraftaki kulakçığı, ters-yüz eder gibi yukarı (öne) doğru çekin. Kağıdın yırtılmadan ters dönmesi için bunu çok dikkatli yapmanız gerekiyor. - This is crucial part: take the module in your hand. While pressing onto the corner with your thumb, gently pull over the back-flap towards yourself. You should be very careful while doing this or the paper will tear.
13. Diğer üç köşedeki yaprakları da açın. Kağıdın arkasında, yukarı kıvrılmayı bekleyen dört "yaprak" daha olduğunu göreceksiniz. - Now do the other three corners. You'll see four more flaps at the back.
14-15. Bu kez köşelere değil de, iki yaprağın ortasına bastırarak arkadaki diğer katları da yukarı doğru kıvırın. - This time, press your thumb between two formed petals and turn over (up) the remaining petals.


16-17-18-19. Kağıdın arkasında son bir kat daha fark edeceksiniz. Bu katları diğer yapraklar gibi yukarı çekmek yerine yalnızca dışarıya doğru açıyoruz ve nilüferimiz hazır. - There's one last layer at the back - gently pull open these flaps (don't try to turn them over like the petals) and your origami lotus flower is complete!

*
Bu nilüferi büyücek yaparsanız içine şeker vb. koyarak masanıza renk katabilirsiniz. Daha da iri origami nilüferlerin içine minik mumlar konulduğunu görmüştüm, fakat bu bana pek de güvenli gelmedi.

 
Yaprakları yırtmadan çevirmeye eliniz alışınca daha zor modeller deneyebilirsiniz. Kolay gelsin!

 
 

Friday, February 1, 2013

Kağıttan Güller - Origami Gül Yapımı

 
Origami gül yapmanın çok değişik yolları var.. ve genelde hepsi birbirinden zor. "Gül" denip geçilen ama güle hiç benzemeyen çiçekler daha kolay katlanabiliyor tabii, ama kağıttan çok gerçekçi güller de yapılıyor ve bunları yapmak sadece sabır değil, 'ıslak origami' denen bir teknikte tecrübe de istiyor: katlanacak kağıt ilk önce nemlendiriliyor ve sonra şekillendiriliyor. Söylemeye gerek bile yok ki bu tip origamiyi çıldırmadan yapabilmek için mutlaka origami kağıdı kullanmak gerekiyor, çünkü günlük kullandığımız kağıtlar hemen yırtılmaya çok yatkın.

 
Yapamayacağıma kanaat getirdiğim epeyce origami gülden sonra, aslında yapımı gayet de kolay olan ve çok güzel bir model buldum:

 
 


 
Birkaç tavsiye:
- İlk denemede kızıp bir kenara bırakmayın. Bu modelde de kullandığınız kağıdın her bir modülde yırtılma ihtimali var, çünkü bir noktada kağıdın katlanmış köşelerini ters-yüz etmeniz gerek. Değişik kağıtlar deneyin; örneğin normal A4 dosya kağıdının suluboyayla boyadıktan sonra yırtılmaya daha dayanıklı hale geldiğini keşfettim.
- Gösterilen ölçülerden sapmayın. En içteki ve en küçük modülü katlarken kağıt giderek kalınlaşacağı için katlama zorlaşacak. Daha da küçük güller yapmak bu yüzden gittikçe daha çok zorlaşır.

 
Ama benim bu yazım aslında çok, ama çok daha basit bir gülle ilgili: dün Etsy'de aldığım bir sipariş için yaptığım işte bu güller:

 

 
Bu güle quilling mi, origami mi demek karar veremedim; zira bu gülü ince uzun bir kağıt şeridini kendi etrafında katlayarak yapıyorsunuz. İşte yapımını gösteren video:

 
 

 
-Mori'nin verdiği ölçü 1cm x 40cm. Bence 33-35 cm yeterli, son kısımlar biraz fazla geliyor. Orantılı olarak büyütebilirsiniz, katlamak daha kolay olur.

 
- Bu gülün püf noktası, her bir katlamayı yaparken açılara dikkat etmek. Dikkatinizi elinizde şekillenen güle verin: her seferinde daha geniş bir açıyla katlarsanız, alt kısımdaki yaprakların giderek genişlemesini sağlarsınız, ki güzel bir gül elde etmenin yolu da bu.

 
- Karton cinsi kağıt kullanmayın. Katlamak zor ve kağıttaki kadar gerçekçi durmuyor.

 

 
Bu gül tek başına bir hediye kutusunun üzerinde çok güzel durur. İstediğiniz renkte yapın; benim sıradaki hedefim sarı güller. Birkaç gülü bir veya iki yaprakla birlikte bir kutunun üzerine koyarsanız da çok zarif bir hediye kutunuz olur.

 
Biraz daha mı gerçekçilik istiyoruz?

 

 
Burada yaptığım şu: yukarıdaki ilk video'da gülün çanak yapraklarını nasıl yaptığını göstermiş (en son katlanan yeşil modül). O modülü olduğu gibi alıp bu quilling/origami güle uyacak boyutta katladım. Daha önce origami bonsai yaprakları için boyadığım hazır kare kağıtlar vardı, çok işime yaradılar. Hazır çanak yaprakları güllerin altına yapıştırdım, hem çok tatlı oldular, hem de güllerin altındaki çirkin bitim yerini kapattılar.

 
Sıra yapraklarda. Blogu uzun süredir takip ediyorsanız origami bonsai denemelerimi biliyorsunuz. Benjamin Coleman'ın tekniklerini kullanıyorum. Birçok şeyi telif hakkı meselesi yüzünden paylaşamasam da, Coleman aslında YouTube'da çok güzel şeyler paylaşıyor, ve bunlardan birisi de orgiami gül yaprağının nasıl yapılacağı.

 
 
 

 
Tercihen taç yaprakları yaptığınız aynı renk kağıtla, her bir gülünüz için iki veya üç yaprak hazırlayın. Tavsiyem, yaprakların boyutlarını biraz değiştirir, küçüklü-büyüklü yaparsanız çok daha güzel bir efekt yakalarsınız.

 
Son olarak saptan bahsetmeli... Ben Coleman'ın "makigami" adını verdiği tekniği kullandım, yani yine paylaşamayacağım bir şekilde gazete kağıdı parçalarını sıkıştırıp şekillendirerek sap yaptım. Kalınca bir teli sıkı bir şekilde yeşil kağıda sararsanız da güzel gül sapları elde ediyorsunuz.

 
İşte bu kadar... Üç farklı model ve teknikten uyarlamalarla yapılan minicik güller. Bana da artık 'kolay gelsin' demek ve sarı güllerim üzerinde çalışmaya dönmek kalıyor..
 

Monday, January 28, 2013

Biraz eski ev edebiyatı..

 
Bugün anneme dedim ki, "bir köşkü kurtaracak kadar param olsa keşke.."

Güldü annem. Biraz acıyla, "kızım, o parayla üç tane yeni ev alırsın," dedi.

"Ben yeni ev istemiyorum," dedim sıkıntıyla. Aklımda hâlâ Yakacık'taki o tepede, çamların arasında belli belirsiz seçilen beyaz köşk vardı. Toplasanız iki kez gördüm o köşkü, üstelik gördüm dediğim, hızlıca yüksek bir duvarın önünden geçerken başımı arabanın camından çıkarıp sık çamların arasında 'ben buradayım' diye fısıldayan beyaz ahşabı, gökleri delermiş gibi yükselen üç katını bir göz açıp kapayıncaya dek zihnime nakşetmekten ibaret..

Kısa bir suskunluktan sonra "İstanbul'da olması şart mı bu köşkün?" diye sordu annem. Otuz yıldır burada olup İstanbul'u bir türlü sevmeyen annem. "Anadolu'da da eski köşkler, konaklar var mesela." İnatla başımı iki yana salladım. Sanırsınız ki gerçekten köşk satın alacağım; beş dakika süren dört satırlık bir diyalogta, acı-tatlı bir oyun oynuyoruz. "Olmaz," dedim, "başka yerin köşkü olmaz." Güldüm sonra kendime, ama içimden ağlamak geliyordu. "Kedi ulaşamadığı ciğere..."

Kendimi bildim bileli eski bir İstanbul evinde yaşama hayali kurarım. Zaman olur, mütevazı kalır bu hayal; Moda'da, Bostancı'da, Erenköy'de, caddeye bakan yüksek bahçe duvarının gerisinde minik taş avlusu, arkasında düzensiz, kendi halinde, birkaç meyve ağacıyla -illa ki bir incir olacak- minicik bahçesi, iki katlı bir İstanbul evi işte. Ve tavanarası. Çünkü tavanarası olmazsa hayalin anlamı kalmaz.

Sonra sonra büyüdü o hayal. Değişti. Acıdı. Artık içinde yaşamayı düşünemiyorum eski evlerin, artık tek istediğim - hani gerçek olması hakikaten imkansız, mümkün olsa bile çok saçma olacak hayaller vardır ya - artık sadece istiyorum ki tek tek, hiç birini atlamadan, İstanbul'un bildiğim, bilmediğim her köşesindeki eski, harap, terk edilmiş köşkleri, evleri, kurtarsam.. Hayır, benim olmasınlar; hayır satın almayayım onları, ama sadece, bir şekilde, nasıl olursa olsun, İstanbul'un ahşap evleri artık yok olmasın.. Dursun bu süreç. Zaman dursun... Yapmasın bunu.

"Bakma," dedim anneme sonra, "ben de bilmiyorum neden böyle olduğunu. Normal olan, doğal olan bu değil mi zaten? Binalar, şehirler eskir, eskiyen yıkılır, yok olur, yerine yenisi gelir.. Bu hep böyle devam eder.. Öyleyse neden ben...?"

Hakikaten... neden ben böyle...

"Süheyl Ünver adını duymuş muydun?"

"Duydum, ama kim olduğunu bilmiyorum."

"Hoca Ali Rıza Efendi'yi biliyorsun, ressam olan.. Süheyl Ünver, onun öğrencilerinden. İstanbul'u adım adım dolaşarak her köşesini not düşmüş. Gördüklerine bildiklerini katmış, fotoğrafın lüks olduğu bir zamanda notlarının yanına, arasına çizimlerini düşmüş; metin resme karışmış notlarında; Osmanlıca, Latin harflerine..." Ekleyemedim aklımdan geçeni, "galiba sonunda benim de tek yapabileceğim Ünver gibi yapmak; kadere rıza gösterip, bir hayalini kurtarmaya çalışmak bu şehrin.."

~ * ~

Kadıköy rıhtımda, Deniz Otel'in hemen dibindeki ahşap evi bilirsiniz. O evi ilk gördüğümde lisedeydim. Otobüs önünden geçerken gözlerim ona takılıp kalmıştı; çatısındaki oymalı saçağa, tavanarasının minik yuvarlak penceresine, önündeki o koca çınara ve çınarın dibindeki dörtköşe, beyaz çeşmeye.

Neredeyse on yıldır o evin yavaş yavaş çürümesini, çökmesini, ölmesini izliyorum.

İlk önce çınarı kestiler. Geriye yana doğru eğilmiş, koskoca bir gövde kaldı, çıplak, kuru, ve vazgeçmiş.

Sonra panjurlar kapandı, kilitlendi, pencerelere tahtalar çakıldı.

İçine girmeye bile gerek duymadan önüne biriken madde bağımlıları mesken edindi sonra evi.

Bir gün, çınarın beyaz gövdesi de yok oldu. Bir zamanlar köklerinin olduğu yeri çevreleyen dört köşe kaldırım taşı kaldı yerine, tuhaf bir mezar taşı gibi.

Çatının çöktüğünü gördüğüm gün gözlerim doldu, kendimi vapura nasıl attım bilmiyorum. Karşıma sorumlu olabilecek herhangi biri çıksa, hırsımdan ne yapardım bilmiyorum.

~ * ~

Nispeten daha az kişi bilir Kartal sahildeki küçük ahşap evi. Hükümet konağının arkasında, dolmuş duraklarına bakan hani.

Geçenlerde sahilde yürürken o minik parkı geçip dolmuş durağına girdim. Niyetim, sürekli koşuşturmaca içindeyken baktığım evi daha yakından incelemekti.

Banka oturdum. Kaşlarım çatıldı, bir değişiklik vardı evde.. neydi ama? Birden fark ettim; evin ikinci katının yarısı tümden betona dönmüş. Ne ara oldu bu? Farkında bile değilim!

Sonra sonra bir başka zaman, o evin ön cephesinin baktığı sessiz sokaktan geçtim. Ne kadar güzel, güleç yüzlü bir evmiş meğer! Denize, caddeye arkasını dönmüş, kamburunu çıkarmış, ama kapısının, pencerelerinin oymaları tertemiz, güzelim bir evcik..

İçinde oturanlar var, bu iyi mi, kötü mü bilmiyorum. Yıkılmaz belki. Çökmez, yakılmaz.. Ama değişir. Betonlaşır giderek. Gider, yerine bir apartman dikilir. Denize neredeyse sıfır, merkezde, dolmuş durağının dibinde - bugün kim kaçırır böyle yeri...

Belki bu acımada, bu serzenişte, biraz da kendini bilmezlik var.. biraz da şımarıklık, bütün bu evlerin, şehrin sahibi benmişim gibi, biraz tepeden bakmak..

"İstanbul elden gidiyor" edebiyatının olmazsa olmazları...

~ * ~

"Eskiden eskinin kıymeti, kullanılabilirliğindeymiş," diye konuşmuştuk bir başka sefer. "Ama eski kıymete binince, kullanılacak olan, bakılacak hâle gelmiş." Zamana dokunmak gibi gelir ya eski bir şeye yakın olmak. Müzelerde insanın her zaman pek de kolay duyamadığı o his, belki kendi ailesinden kalma bir yadigar karşısında çıkar gelir; büyükannemin kısa yeleği, dedemin dükkanındaki terazi, şu veya bu.. Üzerinde birilerinin izi kalmıştır eşyanın, değeri bundan gelir.

O iz galiba insanı eski köşklere, harap binalara çeken. Kimi insan -aslında çoğu insan- durup tahayyül etmeye çalıştığını söyler, kimler yaşamış, neler yaşamış bu köşkte. Ben yapmam bunu, hiç yapmadım. Düşünmem. Çünkü o iz, o cazibe... aklı geçip doğrudan gönle dolan etkisi geçmişin.

Neden değil.. ama galiba bir açıklama.

~ * ~

Nazan Bekiroğlu'nun Nar Ağacı'nı okuyorum. Uzun zamandır satın aldığıma gerçekten memnun olduğum tek roman. Uzak olmayan bir tarihin samimi ve derin bir hikayesi. Tavsiye edilir.

 
 

Sunday, January 6, 2013

Altıgen Kutular

 
 


Uzunca bir süredir aklımdaydı çokgen kutular yapmak. İlk denemelerim sekizgen kutulardı; çok sevimli olsalar da kullandığım model çok zahmetliydi. Sonra tek bir kağıttan yapılan altıgen bir kutu modeli buldum. İlk denemeler iyi değildi; kağıdın iki ucunun birleştiği yer tam oturmuyordu, bitmiş kutulardaysa kapak tam denk gelmiyor, tuhaf bir yamukluk oluyordu.

Bu sorunları çözmeye çalışırken bir yandan da kutuların yükseklik ve genişliklerini nasıl ayarlarım diye denemeler yapıyordum. Biraz kağıt harcamış da olsam sonunda kutuların ve kapaklarının oranlarını, yükseklik ve genişliğini ayarlamak için ne büyüklükte kağıt kullanmak gerektiğini nasıl hesaplayacağımı sanırım çözdüm..

Ve nihayet beğeninize sunabileceğim iki kutucuk da böylece hazır oldular..

 

 

 

 
 

 
 

Tuesday, January 1, 2013

The First-Day-of-the-Year Post

 

If I ever had to give one tip to anyone who's into crafts, it would be to let your hand move freely. My favorite and newest works always come out when I'm watching or listening to something at the same time.  After you've had enough practice with a craft, trust in your hands. Try not to plan too much; allow yourself room for spontaneous discoveries. That is why the process is such a joy.

Wishing everyone a wonderful, creative and productive year.

 
 

Thursday, December 20, 2012

First snow and the botanical quilling series

 

Yılın ilk karı.. Çatıların üzerinde deniz kuşları süzülüyor; onlar da mı şaşkın bu erken bastıran soğuğa?.. Hava berrak, tertemiz; parmaklarım sanki minik buz parçaları. Ani gelen kar tatlı mı tatlı, kahveli çikolatalı bir buluşmayı iptal ettirdi, ama kara kızgın kalmak ne mümkün! Bu güzelliği yakalamanın beyhude çabası içinde bahçeye indim, parmaklarıma minicik iğneler batarmış gibi canım yanana dek fotoğraf çektim.



 

 
The first snow of the year came suddenly and unexpectedly. Last night the sky was filled with clouds as pink as roses. We woke up to white roofs in the morning and it's been snowing ever since.

What does one do in weather like this? Why, I turn on the radio, have a hot cup of tea and read... or quill paper. Here's a sneak-peek to the preparation of my next boxes: the botanical quilling series. These pretties will embellish origami boxes in duos or trios.

Böyle havalarda ne yapılır? Radyo açılır, ya kitap okunur sıcacık bir çay eşliğinde, ya da kağıt kıvrılır elbet.. Yeni kutu serimin süslemeleri: quilling çiçekler serisi..





 
 

Bu ufaklıklar tek başlarına, ikili veya üçlü olarak origami kutuları süsleyecekler.. Yarın postaneye gitmem gerekiyor, ama hafta sonu birkaç kutu tamamlamış olmayı umuyorum.
 

Saturday, December 1, 2012

I am still / hâlâ quilling.

 
 
 
 
Merhaba,

Bir önceki yazımdaki kırmızı kutunun süslemesini yaparken, annem iki hazır parçayı yan yana koymuş ve pencere parmaklıklarına benzediğini söylemişti. Ferforje ve demir parmaklıklara oldum olası hayran olan ben, elbette bunun bir sonraki quilling denemem olacağına saniyesinde karar vermiştim.

Quilling faux metal - quilling ferforje pencere parmaklığı

While working on the quilling of the little red box in my last post, my mother had put together two ready quilling pieces and mentioned that it looked like window rails. In traditional Turkish architecture, window and balcony railings seem to have distinctive designs - they all may differ but seem to me to be distinctive still. In a mental image of a "traditional Turkish/Ottoman house", the faux metal railings are as much of a given as the jutting second-floor "cumba".


My sketch of an old house in Karaköy, Istanbul, near the Galata Tower.

Given my love for this little architectural element, I had decided in that second that it would be my next quilling project to make faux-metal 'railings'. Fortunately, just this summer I had had the chance to see and take pictures of old mansions of Zara in central Anatolia, so I am not short of inspiration at all.

Bu yaz Sivas'a gittiğimde Zara'nın harap, ama harap olduğu kadar güzel eski konaklarını görme şansım olmuştu. Yani quilling parmaklıklar için referans gerektiğinde gideceğim bir fotoğraf arşivim var.




Aslında parmaklıklar ve ev silüetleri, mimarî derken, bunlardan önce beyaz bir kutunun üzerini süslemek için laleler yapmıştım siyah kartonla. Çiçek motiflerinin quilling'le çok güzel olduğunu zaten keşfetmiştim, ama lalenin zerafeti başka, hele de siyah olunca..

Before deciding to work on "faux" faux-metal, I had begun preparing black quilling tulips to put on a small, white box. Quilling is fantastic for floral motifs, but the grace of the tulip is entirely something else.

On the other hand I am, of course, continuing to make my little origami gift boxes and expanding my Etsy shop inventory.

As orders come, I make friends with the officials in the post office. They are amusingly curious about why I ship empty gift boxes overeas!

Elbette bir yandan kutular yapmaya ve Etsy'ye koymaya devam ediyorum. Kağıtla bu meşguliyet, hem de ne vakittir okulla, tezle uğraşmaktan yorulmuşken, öyle iyi geldi, öyle iyi geliyor ki... Şükrediyorum sadece. Ne kadar şanslı olduğumu düşünüyorum ve şükrediyorum.

 
 
LINK: This box on Etsy
 
 


 
 
  Bugün 1 ziyaretçi (20 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol